Van'da Bayram Otel'de kaybettiğimiz Sebahattin..

Sebahattin’in ardından…

                Sebahattin Yılmaz  Erzurum’da Aziziye gazetesinde   mesleğe başladığında kendi halinde , kimsenin işine karışmayan her zaman bir şey öğrenme çalışan can dostumuz ve arkadaşımızdı.
                Öğrenmeye meraklı idi,  fotoğraf çekme imkanına kavuştuğu ilk göz ağrısı işyeri Akajans ve Tercüman Bürosu olmuştu. 
                Her zaman yanında olan ve dert ortağı Sayıl kardeşim Filmlerini banyo ettiğinde filmi alıp bakardık birlikte. “ Sebahattin fotoğrafı  şurdan gör,  diyaframı aç, burada şöyle olmuş -burada şöyle olmuş “ derdik.. Sebahattin tüm eleştirileri büyük bir olgunluk ve heves içinde dinler,
                tamam Fiko ağabeyi bir daha öyle çekeceğim söz  “ der sonunda gülerdi.. Sayıl arada takılır, “ ula cücük hele gel, bunu nasıl çektin “ der gülerdik.. Sebo yine anı olgunlukla, “ oğlum öğreneceğiz daha. Yavaş yavaş, olacak işte,  ananızın karnında mı öğrendiniz “ derdi..  Bunlar kulaklarımızda kalan tatlı anılardı.
                Onun gülüşü çok muazzamdı.  Kendisine has bir gülümsemesi vardı Sebahattin’in .. Gamzeleri bir anda çekilir gözlerini  kısardı. O an Sebahattin ile birlikte herkes gülerdi.. İşte bu,  Sebahattin’in en büyük özelliği idi. Gözlerini kıstığından arkadaşları ona “ cücük sebo “ lakabını bile takmışlardı..
                Sevgili  Sebahattin  Akajans ve Tercüman’da Ulusal Medya ya geçiş yaptı. Her ne kadar biyografisinde Akajans ve Tercüman’ı  yazmayanlar olsa da ( sadece Gazeteci Kadir Sabuncuoğlu’ yazısında yer vermişti )   Tercüman e Akajans’ın Erzurum bürosunda görev yapanlar, bunu bilirler.. Hatta Sebahattin’in  Akajans’a girişinde de  Sevgili kardeşimiz Sayıl’ın büyük destekleri olmuştu.
                Erzurum basın çalışanı açısından kısır döngü içerisinde bir ilimiz. Basın Çalışanları iş bulmakta çok güçlük çekerlerdi.. Hala da öyle ya..
                Bir gün Sebahattin Hürriyet’in kuruluşu DHA ya geçeceğini söyledi.. Konuşmuşlar anlaşmışlar, “ Fiko ağabeyi  ben gitmek istiyorum, Demir beyle de konuştum (rahmetli Durdemir Bİlirdönmez büromuzun şefi idi ) “ dedi.. “ Sebahattin burada fazla bir para yok, kadro imkanı da yok, git hiç değilse önün açılır “ dedik.. Sebahattin de ,  Akajans ve Tercüman bürosundan uçan kuşlar arasına katıldı..
Daha sonra DHA’ nın Van Bölge Bürosunda  kadrolu bir Muhabir arandığında Sebahattin Talip olmuştu.. Van macerası böyle başlamıştı.
Ekmek parası  için koştuğu Van’da 15 yıl çalıştı.. Nerden bilebilirdi ki Van’da ekmek arayışı, Bayram otelin çökmesiyle  hayatını sonlandıracak..
5.6 lık deprem ardından Sebahattin’in enkaz altında olduğunu öğrendiğimde çok üzüldüm. Birçok depremi izlemişti. Enkaz altında kalmak,  feci bir olaydı. Tamamen mucizeden başka bir şey değil kurtulmak..  Aramaya başladıklarında hep Sebahattin’in kaçıncı katta olduğunu merak ettim.. Üst kattakilerin bir çoğu kurtulmuştu.. 
Ama Sebahattin ve arkadaşı Cem  Emirbir türlü ses vermiyordu..
Sebahattin  ordamısın diyenler, bağıranlar, feryad edenler… Fakat ses alamadık Sebo’dan.. Sebo , ses vermedi..  Nasıl versin ki, cansız bedeni, otelin moloz yığınları arasına sıkışmış..
Sebahattin Bugün öyle bir Cenaze namazı ile kaldırılacak ki Erzurum’dan..  Erzurumlu , son vazifesini Sebo için dualarla yapacak.  Sebo’nun  Meslek yaşantısındaki başarıs ve insanlığı hep hatıralarımızda kalacak..
Allah rahmet eyleye güzel insan, cücük Sebom.. . O gülüşün hep gözümüzün önünde….
                Böyle mi bırakıp gidecektin sebo biz..
                Ne yapalım ki , Takdir-i ilahi.. Takdir geliyor tedbiri bozuyor.. Cenab-ı Allah böyle takdir etmiş.. Allah rahmet eylesin  varsa günahlarını affettin, başta ailesi ve çocukları, babası , basın camiamızın başı sağolsun..  








Fikret DADAŞ/GAZETECİ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mantolama ile zehirliyorlar

DADAŞ HERKESE NAM SALDI…

DÖNERCİNİN, ATATÜRK'E HAKARETİ