Türkiye'nin en yüksek şelalesi Tortum ve Uzundere'ye fotosafarili bir ziyaret
Tortum
–Uzundere Cenneti..
Ramazan
ayı içerisinde Erzurum’dayım, fotoğraf çekme arzusu ile bir anda Tortum
Şelalesine gitmeye karar veriyorum. Zaman az da kalsa Kanuni Sultan Süleyman
tarafından Osmanlı egemenliğine geçen 120 kilometrelik Tortum- Uzundere yollarına
düşüyorum. Etraf alabildiğine güzel, çayırlar biçilmiş, otlar balyalanmış. Tortum’un
çıkış köprüsüne doğru kadim dostumuz Turgut
Barın’ın bahçesi, bürokrasinin de rağbet gösterdiği Tortum’un en leziz mini
tesisi olmuş.
Yol
boyu bu güzellikleri fotoğraflıyorum. Ne istersen var, Tortum ve Uzundere’nin tabiat
anasında. Bir de buna Tortum Çayı’nın suyu eklenince doğa harikalarını sadece
fotoğraflamak kalıyor.
Yol
boyu bölge köylüsünün mahsulünü yola çıkarıp sattığını gözlemliyorum, domates,
salatalık, çeşitli meyveler ile mısır. Aslında Tortum’dan sonrası Uzundere ve
Yusufeli ile Narman, Olur, Oltu yöreleri iklim olarak Erzurum’a göre çok ılıman
ve Karadeniz iklimini andırdığı için Erzurum’un meyve-sebze deposu gibi. Fakat
ne kadar planlı ve programlı bir şekilde değerlendiriliyor o da diğer önemli
bir konu. Çünkü pazarlanamayan ürünün hiç değeri yok. Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin bu yöre ve diğer ilçelerdeki doğal
ürünlerin tüketiciye direkt ulaşması için acilen kapalı hal yapıp haftada bir-iki
gün de olsa üreticilerin ürünlerini satmaları için bir imkan sağlamasında yarar
var. Hem ürünler ziyan olmaz, üretici ürettiklerinden kazançlı çıkar hem de
tüketici, hormonlu değil doğal ürünler tüketmiş olur. Talep artınca yöre insanı
doğal sebze, meyve ve süt ürünlerini daha çok arttırmak ister. Bu da işsizlik
illetini azaltır, göçü önler.
DÜNYANIN
ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ŞELALESİ..
Afrika’daki Vietorio şelalesi 120 metre yüksekliği ile Dünyanın en yüksek
şelalesi, ABD’deki Niagara Şelalesi 51
metre yüksekliği ile ikinciliği alırken, 48 metre yükseklik ile Tortum Uzundere şelalesi Dünyanın üçüncü
şelalesi, ayrıca oluşum açısından da
Dünya’nın ikinci şelalesi ünvanını elinde bulunduruyor.
Tortum
gölü ile ilgili bir takım çalışmalar gözlemliyorum, kano, küçük dinlenme
tesisleri küçük bir iskele gibi. Ayrıca rafting bölgeleri. Bölge Yusufeli
üzerinden Artvin’e oradan Karadeniz’e, en önemlisi de Türk Cumhuriyetlerine tek geçiş noktası olan 24 saat hareketli Sarp
sınır kapısına ulaşan karayolu güzergahı üzerinde.! Bu Tabiat harikası
bölgeden çok az yararlanılıyor gibi. Ciddi bir çalışma ile bölge, ulusal ve
uluslar arası turizme daha çok açılabilir kanaatindeyim. Erzurum’un turizmci yeni Valisi’nin bu konuya el atıp bölgede yeni bir
fizibilite çalışması yaptıracağından kuşkum yok. O gölde 50’şer kişilik bir-iki
tekne şart. Tekne yerel belediyelerin işletmesine verilerek balayı
yapamayan yeni evli çiftlerden, foto Safari için gelenlere, hayatında hiç tekneye
binmemiş binlerce insan o teknelerden yararlandırılabilir.
Altyapı çalışmalarının
güçlendirilmesi sonrası bölgeye günübirlik ve konaklamalı turlar için girişimler
yapılabilir. Tur şirketleri ve sosyal medya üzerinden çeşitli gezi ve fotoğraf
grupları ile irtibata geçilerek, bölge turizme daha çok açılabilir. Ya da “Tortum Turizm Gönüllüleri Derneği”
kurularak bu işler başarılabilir. Bölgeyi bilen, seven, gönüllü olabilecek, özellikle
daha rahat iletişim sağlayacak kamuda çalışan kişiler, Üniversite öğrencileri gelecek
gruplara rehberlik etmek için mini bir kurstan geçirilerek derneğe katkı
sağlayabilirler. (örneği Ankara
Nallıhan’da var. www.naltud.org.tr).
Yaz aylarında köy okulları yeme-içme mekanı olarak kullanılabilir. Köylü de
yapılan yemeklerden, süt ürünlerinden ve yörede üretilen sebze-meyve-yöresel el
sanatı ürünlerinden maddi kazanç sağlar. Yörede başta Tortum Cağ Kebabı olmak üzere tandır ketesi, hemşin ketesi, sini
ketesi, kuymak, gaygana, hıngel, seron, kavod gibi Kafkas ve
Karadeniz kültürüne ait hamur ağırlıklı yemekler yapılabilir.
25-30
yıl önce Atatürk Üniversitesi Ziraat
Fakültesi’nden Prof.Dr.Sıtkı Aras, Tortum Gölü’ne balık yavruları attığı zaman,
çok gülen olmuştu! “Hoca, göle maya
çalıyor“ diyenleri bile duymuştum. Ama hoca, gölde gelecek görmüştü. O
gülenleri daha sonra, hocanın büyüyen balıklarını yakalamak için ellerinde
oltalarla göl kenarında beklerken görmüştük.
FOTO
SAFARİ TURLARI
Yöre Prehistorik Jeolojik
dönemin kayalık kalıntıları ile dolu. Her yer genel ve detay fotoğraf veriyor. Kat
kat dirençli kireçtaşı kayalar, renk modülü gibi topraklar, mağaralar, peri
bacaları. Tortum gölü üzerinde güzelliğine pek az rastlanan dağ ve tepeciklerin
rengarenk toprak renkleri ile göle yansıması, harika bir görüntü veriyor.
Yeşilin her tonunun yer aldığı doğa manzaraları ise keyif veren çekimler
arasında yer alıyor. Tortum Kalesi, Hahuli Manastırı, Öşvank
kilisesi, tarihi su kemerleri fotoğraflanacak yerlerden bazıları. Tortum
Çayının devamında Çoruh nehrinde de Rafting sporları, Artvin’e kadar çok güzel
fotoğraf veriyor. Tortum Gölü, 1700'lü yılların ortalarında Balıklı Köyünün batısında bulunan
dağın meydana gelen bir heyelan neticesinde Tortum Çayı'nın önünü aniden
kapatmasıyla oluşmuş. Bu gölün devamında ise kireç taşı katmanlarından oluşan
set üzerinden 48 metre yüksekten 22 metre genişlikten akan şelale göze
çarpıyor. Tortum şelalesi ilkbahar aylarında dizginlenemezken, sonraki
aylardaki görüntüsü ile de büyülüyor. En cılız akışı bile Türkiye’deki diğer
şelalelerin akışından fazla. Tortum Şelalesine iniş ve çıkıştaki merdiven
basamaklarının bazı bölümleri tehlikeli durumda. Suya dayanıklı bir şekilde
yeniden betonla güçlendirilmesi gerekiyor
TREKKİNG TURLARI..
Trekking ve dağ tırmanışları çağın sporları arasında. Dağ
tırmanışı ve Trekking için Dağcılığın Dünya çapında tecrübeli ismi profesyonel
dağcı Alaattin Karaca’dan alınacak yardımla bölgedeki trekking ve dağ tırmanışı
parkurları belirlenir. Düzenlenecek etkinlikler ile bölgeye insan akışı
sağlanır.
Yorumlar