ANAM'A BİR YIL OLDU....
ANAM’A BİR YIL OLDU…….
11 Şubat 2015 – 11 Şubat 2016
Zamanı
durdurma gücümüz olmadığı için, sevdiklerimizle aramıza giren o koskoca duvar
gün geçtikçe büyüyor.. Duvar büyüyor
ama, sevginin derinliği duvarı da aşıyor, dağları da..
Hayatımda birinci derecede olan ailemle ilgili üç büyük acı yaşadım.. ilki
1994 te Babam Şefik Dadaş’ın Erzurum’da Araştırma Hastahanesi’ne acil’e
götürürken acil kapısında aracımın arkasında vefatı, ikincisi çok sevdiğim canım ağabeyim
Saffet Dadaş’ın gözümüzün önünde
eriyerek kaybı, daha sonra da karınca
kararınca , elimden geldiğince herşeyi ile ilgilenmeye çalıştığım annem Nadide
Dadaş’ın kaybı..
Anamla geçirdiğim 8 gün de bir gece de çekime çıkmıştım
Erzurum'da günbatımı
Anamın hasta haberini alınca kar-kış demeden düştüm yola.. Kızıldağ da yol ara ara açılıyordu..
Makamın Cennet olsun canım anam , Ebelerin yeri cennettir
Cennette böyle tertemiz bir yerin olsun canım anam..
anamın evinden günbatımı.. Erzurum
Rahmetli
annem, evladı Saffet Dadaş’ın vefatı ile çok kötü yıkıldı. 5,5 yıl ağladı.. Ne görsem gözleri kırmızı,
gözleri yaşlı, gözleri şiş.. “ Fikret benim ne acılar çektiğimi kimse bilemez..
Allah bana büyük acılar verdi, Saffet’in acısını kaldıramıyorum, ciğerim
parçalandı, yüreğim yandı.. O benim ilk
oğlum idi. Çok çekti.. Allahım, oğlumu
koruyamadım kötülüklerden.. “ derdi..
Annemin
o acılı durumuna bakıp üzülmemek elde mi..
Ben de üzülüyorum, ben de yanıyorum ancak, ortada bir acılı ana, bir ana yüreği
var.. onu teskin etmek mümkün değil..
Konu değiştirmeye çalışsam da rahmetli anacım, konuyu döndürür
dolaştırır mutlaka 5-10 dakika sonra
Saffet’e getirirdi.. Bütün yollar Roma ya çıkar gibi, Bütün yollar Saffet’e
çıkardı her konuşmasında…
Canım anam hep yüreğimdesin...
Canım
anam ağlaya ağlaya dert sahibi olmuştu.. Erzurum’a her Ramazan geldiğimde
anamla birlikte Ramazan’ı geçirirdik.. Yine bir gün Ramazan’da
sağda solda güzel iftar yeri arayışında idim.. Amacım annemi gezdirmekti, evden çıkmıyor, hayata küsmüş,
bir halde idi.. Tortum’da bir yer
buldum, aradım.. Allah selametliğini
versin Tufan restaurant’tan Turgut Barın çıktı karşıma, konuştuk ordan burdan
iftardan yer ayırttım bu arada laf Saffet Dadaş a da hemen geldi..
yadettik, Annemi çocuklarla birlikte
Tortum’a götürdüm, iftarımızı yaptık.. Annem yürüyemiyor, koluna girdik taşımak
istiyoruz, taşıyamıyoruz.. güçlükle araca bindirdik.. Turgut, “ teyzemi Mehmet
Gündoğdu ‘ya birg ötürün, bir dünya onu tanıyor “ dedi.. Eee bende tanıyorum Gündoğdu hocamı
dedim kafaya koydum Prof. Gündoğdu’ya gideceğim..
diye..
Eve
geldik.. Annemin 4 katı çıkması nasıl zor anlatamam.. Sağolsun anamın
her zaman eli-kolu ayağı olan şoför Cafer yetişti imdada.. İki kişi ile
geldiler bir sandalyeye koyup 4. Kata çıkardılar.. Baktım durum kötü..
Ertesi gün
hemen araştırmaya gittik, Prof.Dr.Mehmet
Gündoğdu hocam yoktu ama, yetiştirdiği doktorlar ilgilendiler, çabaladılar..
Geniş bir tetkik yaptılar.. Annemin durumu ciddi idi.. Yatırdılar..
Rahmetli
anacığım 1 ay yattı hastahanede.. Geceleri Ülker ablam sabaha kadar, sabahları
da eşim akşama kadar annemi bekledi.. 30 gün sürdü hastahane macerası.. Eşim ve
ablam ilgilendiler onunla, eşimin hakkını ölene kadar ödeyemem.. Sağolsun.. Öz annesinden daha çok severdi
annemi.. Her gün hatırını sorar bir isteği olup-olmadığını öğrenir
gerekirse hemen koli hazırlayıp gönderirdi..
Annem ona “ kızım “ derdi.. Gelinim
demezdi.. Çok sevdiğini belirtmek için, “ ben gelin demeyi sevmiyorum, kızım o
benim “ diyerek yüceltirdi ..
Benim için şalgam dolması yaptı .. Bu son şalgam dolması idi onun elinden
Okullar tatil ben biletini aldım senin annemin
yanında kal biraz.. Hep seni soruyor, belli ki çok özlemiş.. ne olur git.. Bak bir
şey olur aklında kalır “ demez mi..
Anneme gittim ben de rahmetli olmadan 10-15 gün önce o kadar mutlu
anılarımız oldu ki o 8 gün içinde , anlatamam.. Birlikte yedik içtik.. bana şalgam
dolması yaptı o tutmayan elleriyle büyük gayretle.. Birlikte yoğurt döküp
yedik, kide bir bana soruyordu dolmayı beğendin mi ..? Anam yaaa sen yapmışsın beğenmem
mi herşeyi yerinde, üzerinde otu da olan müthiş bir dolma yedim.. Gerçekten güzel bir
şalgam dolması için.. hatta yaparken karısına geçip çektim.. Çok sinirleniyordu
onu çekerken.. Her zaman , “ ölürsem fotoğraflarım kalsın diye mi yapıyorsun / “
diye sorar hafifçe başını sallar “ pekey
pekey.. “ derdi.. Ahh canım anam..
Hele
sucuğu pişir demesini unutamam.. Eşim bir kargo ile ona bir şeyler göndermiş,
içindede sucuk ta varmış.. Fiko orda sucuk var onu da getir .. dedi.. Anne sen
sonra yersin ben zaten evde yiyorum.. dediysem de ikna edememiştim, “ oğlum
belki ben seninle yemek istiyorum, burada yalnızım ..hadi ordan kulaklı tavayı ( bakır tava ) çıkar biraz yağ koy, sucukları da soy,
dilimle.. yağın içine at.. üstüne de 3-4
tane yumurta kır.. kaç tane istersen o kadar kır “ dedi.. O sucu pişti nasıl
ekmek bandırdığımızı unutamıyorum .. o da o sırada bir salata yapmıştı oturduğu yerden.. çay da
vardı.. yedik içtik güldük.. gözümün içine bakıyordu.. nerden bilebilirdim ki
annem 10-15 gün sonra rahmetli olacak.. “..
of anam offf yandım desem yeridir, ne su
ne başka bir şey bu ateşi söndüremiyor.. Yüreğim yanıyor , senin o ağrılara rağmen bir şey yok, iyiyim demeni ,
zar-zor yürümeni, bilge kişiliğinde her konuda az konuşarak
bizlere verdiğin öğütleri unutamam.. Her zaman, “ insan diline sahip olacak.. “ derdi.
Nermin Ablam.. Sıdıka halamın kızı.. Anamı arayıp sorardı..
Muazzez- amca kızı anamı soranlardandı
Hatta vefatından
1 saat önce bile bana , “ oğlum sinirlenme az sinirli ol, ne gerek var.. Sakin
ol, çocukların var bak “ diye yine de tembihledi..
Anamın
vefatı üzerinden tam bir yıl geçti.. Ramazan bayramında ilk bayramı diye evine
açtım 22 gün kaldım.. Anamın montun
kokladım, elimi sürdüm.. o 22 gün o evde çok kötü oldum.. Depresyona girdim
adeta.. Kendimi dışarı attım.. dolaştım
geldim yeniden.. Hiçbir şeyden zevk almıyordum… arabaya atladığım gibi Erzurum’dan
ayrıldım.. Ankara ya nasıl geldiğimi bilmiyorum… Yolda fotoğraf çektim dağıttım
biraz kafamı..
Şu an bu yazıyı yazarken bile parmaklarım titriyor, Anamdan sonra aylarca depresyona girdim.. çok kötü günler
geçirdim.. Sağolsun eşim ve çocuklarım , sevgili Sedat dayım, işyerindeki
arkadaşlarım.. Özellikle Safiye Dündar hanımefendi benimle çok ilgilendi, acımı
, acısı bildi benimle konuştu dertleşti, büyük destek verdi.. Benim kızkardeşim
gibi sımsıcak sevgisini, desteğini, zamanını esirgemeyen Safiye Dündar ‘ın bendeki yeri ayrıdır..
Gönülden gönlünü verdi desem doğru olur..
Annelerinizin
babalarınızın kıymetini bilin.. Umarım anne babam benden hoşnut ayrıldılar..
Onların sevgisi ile yaşıyorum.. onların yokluğu ile üzülüyorum.. Öyle yada
böyle hayat ve çak devam ediyor..
dönüyor Dünya, hiçbir şey yerinde durmuyor, sevginizi eksik etmeyen büyüklerinizden,
yaradan da öyle istemiyor mu büyüklere
saygı demiyor mu ?
Cümle
geçmişlerinizin ruhuna rahmet olsun, nur yağsın, Allah ahiretlerini ve bizlerin
ahiretlerini hayreylesin..
Hayırlı
günler olsun hepinize..
Yorumlar